25 Kasım 2017 tarihinde gerçekleştirdiğimiz gezinin ilk durağı, Türkiye’de mizahın en büyük temsilcisi Nasreddin hocanın belirlediği dünyanın merkezi olan Sivrihisar idi. 20 Eylül 1921 yılında düşman işgalinden kurtulan Sivrihisar ilçesinin M.Ö. 7. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır. 1899 yılında yaptırılan saat kulesi de ilçenin simgelerinden biridir.
Türk Sanatı Topluluğu Akademik danışmanı, yönetimi, üyeleri ve Anabilim Dalımızın değerli Öğretim üyeleri ile birlikte, Metin Yurdanur Açıkhava Heykel Müzesi gezilmiştir. Bu müze, 2011 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Eskişehir Valiliği ve Sivrihisar Belediyesinin destekleriyle başlanmış Türkiye'nin ilk Açık Hava Heykel Müzesidir. Sivrihisarlı heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından 4 yıl önce başlanan çalışmalar ile restore edilen bir konakta ve etrafındaki geniş bir arazide 100 civarında heykel yerleştirilmiştir. Bu gezide hem heykelleri sanatsal değerler açısından yakından inceleme fırsatı bulduk, hem heykel ve çevre ilişkisinde mekanın önemini gördük hem de toplumsal mesajların etkililiğinde heykel sanatının üstlendiği rolü gördük. Sivrihisarın tarihi sokaklarında eski yaşanmışlıkların izleri, sesizlik ve huzur bizimle birlikteydi.

2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklenen Ulu Cami; hemen yanıbaşında Selçuklular döneminde Melik Şah tarafından, şehit edilen kardeşi Sultan Şah anısına yaptırılan (1327) Alemşah Türbesi Anadolu topraklarında İslam Sanatının ve Türk Kültürünün izlerini barındırması bakımından etkileyici ve eğitici idi.
Atatürk ve silah arkadaşlarına ev sahipliği yaparak Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ve Bakanlar Kurulu’nun Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara dışında ilk kez toplandığı ve önemli kararların alındığı Zaimağa Konağı da ziyaret edilmiştir. Konakta balmumu heykeller kullanılarak, dönemin bakanlar kurulu toplantı anında canlandırmıştır. Balmumu heykeller ile desteklenerek eskiden kullanılan mutfak eşyaları, kilimler, işlemeli örtüler sedirler ile konağın iç mekanları tasarlanmış ve konak ziyaretçileri büyüleyen bir atmosfere bürünmüştür. Ayrıca Anadolu’nun en büyük 3 kilisesinden biri olan yapı ile Osmanlı döneminde azınlıkların geleneksel Türk mimari üslubu etkisinde kaldıklarını belgeleyen bir örnek olarak nitelendirilen Hamam’da görülmeye değerdi. Bamya çorbası, lahana sarması ve sivrihara özgü höşmeri tatlısı Sivrihisar’ın zengin mutfak kültüründe yer alan yemeklerdendir. Sivrihisar, beş bacalı kilimi ve incili küpesi ile de adını duyurmuştur.

Gezimizin ikinci durağı Polatlı ilçesinin (M.Ö.8. yüzyıl) Gordion bölgesidir. Bölgede Friglerin en güçlü oldukları bir dönemde yaşayan bir krala ait olduğu (Kral Midas ya da Midas’ın babası Gordias) tahmin edilen Gordion’daki büyük Tümülüs’ün mezar odası; Polatlı’nın 29 km kuzeybatısında kalan Yassıhöyük Gordion kenti kalıntıları; mezar odasından ve yassı höyükten çıkarılan pek çok eserin yer aldığı Gordion Müzesi gezilmiştir. Yolculuğumuzda bizleri bilgilendiren Yrd.Doç.Dr.Ali Akın Akyol hocamıza, bize eşlik eden değerli hocalarımıza, ayrıca, bizlere sağladıkları imkanlardan dolayı öğrencisi olduğumuz Gazi Üniversitesine, ve öğrenci toplulukları yönetici ve çalışanlarına teşekkür ediyoruz.